21 Ekim 2015 Çarşamba

Uykuya Geçiş Sürecimiz ve Diğerleri :)

Kaan 2 yaşını biraz daha geçene kadar hep emerek uyudu, evet sabrımın sınırlarını zorladım ve kendimi aştım bu dönemde :) Sonra uzunca bir süre, neredeyse 3 yaşına kadar benimle uyudu. En azından uykuya benimle geçti sonra ben alıp yatağına geçirdim.

3 yaşından sonra, geleceğinden tamamen umudumu kestiğim ve hayalini bile kuramadığım bir dönemde, kendi kendine yatağına yatıp uyumaya başladı. Ama nasıl? İşte sıradan bir günün sonrasında yatağa geçiş seremonimiz :)

09:00:
Ben  : Kaancım (artık ne ile oynuyorsak o sırada), bu son bundan sonra yatacağız tamam mı?
Kaan : İki tane daha, üç tane daha, anne (5 parmağını göstererek)bu kadar daha bu kadar daha..

09:20:
Ben  : Annecim tamam artık yatağa gidiyoruz.
Kaan : Tamam anne...

09:25:
Kaan : Anne Mickey'imi de getirir misin?
Ben  : Getiriyorum annecim.
Ben  : Al bakalım hadi iyi geceler.
Kaan : İyi geceler annecim.

09:30:
Kaan : Anneeee su getirebilir misiinnnnn???
Ben  : (yavaştan oflamaya başlamışım) Tamam annecim.
Ben  : Al bakalım içip hemen uyuyacaksın.
Kaan : Tamam annecim kocaman su de mi anneeee?

09:35:
Kaan : Anneeeeee süttt istiyorummmm.(Bütün akşam süt içmiş olmasına rağmen)
Ben  : Tamam Kaan ama bu son.
Ben  : Al bakalım.
Kaan : Teşekkür ederim annecim....

09:36:
Kaan : Anne krem sür ağzım acıdı.
Ben  : :)

Krem sürülür....

Kaan : Anne şimdi de bir aynaya bakabilir miyim?
Ben  : :)

09:45:
Ben artık son derece ciddi ve kesin bir ses tonuyla "Kaan bitti artık uyuyorsun" diyorum ve yorganı örtüyorum üstüne ve nihayet uyuyor :)

Krem sürme kısmı ara sıra değişiyor ama son 1 haftadır bu kısma takıldığımız için onu yazdım :)

Yine de şöyle bir baktığım zaman düşünüyorum da, hayatımın sonuna kadar emzireceğimi sanmıştım bir ara nasıl bırakacak emmeyi diye tedirgin oluyordum sonra işte bıraktı gitti. Özlüyor muyum? Hem de nasıl...

Sonra hiç bir zaman yemek yemeyecek diye düşünüyordum, hep ben bir takım zorlamalarla kandırmalarla yedirmek zorunda kalacağım. Geçti mi? Geçti. Biz masaya oturur oturmaz arkamızdan gelip yemekte ne varsa adını söyleyerek ben de yiyeceğim diyor. Özellikle balık ve et türü şeyleri çatalına takıp takıp yedikçe ömrüm uzuyor kesin :)

Tuvalete alıştırma, bezi atma gözümde büyüyordu o yüzden de başlamaya cesaret edememiştim bir süre, şimdi gecenin yarısı "Anneeeee çişiiimmmmm" diye bağırınca hoplaya hoplaya gidiyorum yanına.

Uykuya geçmesi de aynı... Şimdi "anne beraber uyuyabilir miyizzzz" demesini bekliyorum yeniden...

Büyüyorlar, hem de hızla... Her şey geçiyor ve çok uzak sandığımız günler hemen geliveriyor.

Her anın tadını çıkarmak gerekiyor, her anı yaşamak, hissetmek...

Bir de çok takılmamak gerekiyormuş, bunu bana pek söyleyen olmadı açıkçası. Yemek problemi çok ciddi bir problemdi ve çocuğun tuvalete alışma süreci çok sancılı olacaktı. Hala kendi kendine uyumuyordu, eee napacaktım ben böyle vs vs vs. Hepsi geçiyor işte, üstüne bir de özlüyorsunuz :)


20 Ekim 2015 Salı

Amerika Gezi Notları 3 - Niagara Falls

Gezi planımıza göre Philadelphia'dan sabah çıkıp yavaş yavaş akşama doğru Niagara'da olacaktık. Niagara'da 2 gün kaldıktan sonra annem ve babam uçakla Miami'ye kuzenimizin yanına gideceklerdi, biz de arkadaşlarımızla buluşmak üzere New York'a geçecektik ve annemler New York'u görmemiş olacaktı. Haritadan kontrol ettiğimde Philadelphia - Niagara arasının New York üzerinden gidildiği takdirde sadece 150 km farkettiğini gördüm ve buralara kadar gelmişken annemler de New York'u görsünler diyerek bir rota güncellemesi yaptım :) Böylece gezimizin 7. günü sabahında erkenden New York'a doğru yola çıktık. 

Yaklaşık 1,5 saatlik bir yolculuktan sonra New York'a vardık ve arabayı Times meydanına yakın bir yere park ettik. New York'ta araba kesinlikle başa bela. Tam olarak hatırlamıyorum ama 4 saatlik bir süre için iyi bir otopark parası ödedik, ama daha da önemlisi bir park yerini bulmamızdı. Otopark ücretleri, otopark bulma sorunu ve trafik sorununun yanında hiç kalıyor neredeyse. 


Akşam Niagara'ya doğru uzun bir yolumuz olduğu için 4 saatten fazla New York'ta kalamazdık ve bu süre içerisinde önemli New York simgelerini annemlere göstermemiz lazımdı :) Hızlıca bir Times Square turu yaptıktan sonra rotamızı Broadway üzerinden Central Park'a çevirdik. Central Park'a girmeden birer tane de hot dog (Sosisli Sandviç) alıp parkta oturarak hem yedik, hem dinlendik. O kadar da adını duymuştuk ama pek bir şeye benzemiyor açıkçası, sırf yemiş olmak için yedik zaten :) Central Park'tan çıktıktan sonra bu sefer 5. Avenue üzerinden aşağı doğru inmeye başladık. New York Public Library'e gelince Bryant Park'a doğru döndük. Daha sonra bir Starbucks'ta oturarak gideceğimiz güzergahı inceledik ve arabamıza döndük. Arabayla dolaşırken de Brooklyn köprüsü, Statue of Liberty'i görme şansını yakaladık. Kısa bir New York gezisi olmuştu ama en azından önemli noktaları görmüş oldular :)


New York'tan sonra geç saatlerde Niagara'daki otelimize ulaştık. Niagara'da kaldığımız otel Aashram Hotel by Niagara River. Booking.com'dan rezervasyonumuzu yaptırmıştık. Hem fiyat olarak uygun bir oteldi, hem de çok rahat ettiğimizi söyleyebilirim. 

Gelelim Niagara'ya... Niagara benim çocukluk hayallerimi süsleyen bir yerdi. Rüyalarımda bile gittiğimi gördüğüm çok olmuştur. Chicago'ya doğum için gittiğim zaman mesafeyi kontrol etmiş ama hamile halimle gözüm yememişti 900 km mesafeyi :) Sabah kahvaltının ardından hemen çıktık yola. Arabamızı Goat Island üzerinde park ettikten sonra keşfe başladık. Şelalere yaklaştıkça bir yandan gelen ses bir yandan da suyun oluşturduğu o görüntü beni inanılmaz heyecanlandırdı, bir ara zıplaya zıplaya yürüyesim geldi :) 







Goat Island üzerindeki seyir yerlerinden şelaleleri izledikten sonra yürüyerek tekne turunun kalkacağı yere geçtik. Ben biletlerimizi daha önce internet üzerinden almıştım ama almamış olsanız bile sorun değil, çünkü zaten sıraya eninde sonunda girmeniz gerekiyor ve sadece 1-2 dk sürüyor. Maid of the Mist Boat Tour ile katılacağımız bu tur sayesinde şelalerin dibine kadar gitme şansı bulacak ve tabii ki biraz da ıslanacaktık. Öncesinde Kaan beni biraz tedirgin etse de, hem Kaan'ın son derece uyumlu olması hem de annemlerin de bizimle olması çok rahat ettirdi. Bota binmeden herkese göre bir yağmurluk veriliyor zaten, Kaan'ı iyice sarıp sarmalayıp atladık bota veya tekneye işte her neyse :) Bot turu yeteri kadar uzun sürüyor zaten önce ben Kaan'ı tuttum, Serdar, annem ve babam etrafı inceledi, sonra Serdar tuttu ben fotoğraflar çektim. En son annemle babam artık tamamen doymuş bir şekilde yanımıza geldiler ve Kaanla ilgilendiler, biz de bu sırada botun etrafında dolaşarak her yeri görme şansını yakaladık. Gerçekten çok güzel bir deneyimdi. O kadar istediğim bir şeydi ki bu, iş gezisi olarak başlaması gereken ama sonradan tamamen turistik geziye dönen bu Amerika gezisi sayesinde Niagara'yı da görme şansı elde etmiş oldum ve yine şansım olsa yine giderim :) 









Bot turundan sonra her akşam olan havai fişek gösterilerini izlemek için geri dönmek üzere şelalelerden ayrıldık. Önce Niagara yakınlarındaki Buffalo şehrini gezelim dedik, ama Buffalo gerçek anlamda terkedilmiş bir kasaba gibiydi bu yüzden arabadan inmeden rotamızı Niagara Falls Fashion Outlets'e çevirdik. Mağazaları gezmeden önce benim Amerika'da sevdiğim restaurant zincirlerinden biri olan Applebee's'de karnımızı doyurduk. Fashion outlets Niagara'da uğranması gereken bir yer bence, mağaza çeşitliliği çok fazla ve fiyatlarda gayet uygun. Zaten bütün gün boyunca şelalerde kalamıyorsunuz, yani yapacak bir şey yok, o yüzden akşama kadar olan süreyi değerlendirmek için iyi bir alternatif. Outlet mağazadan çıkıp yeniden şelalere doğru yola çıktık, tam vardığımızda havai fişek gösterisi başlamıştı. Havai fişek gösterisi Kanada tarafından yapılıyor ve tam bir görsel şölen oluşturuyor. Havai fişek gösterisi bittiğinde yağmur başladı, bu kısım biraz işkence oldu :) Hemen saklanacak bir yer bulamadık, olan kapalı alan saat 10'da kapandı falan filan derken kendimizi otele atabildik :) 




Ertesi gün annemlerin uçağı sabah erken saatteydi ve bizim de New York'a uzun bir yolumuz vardı. Sabah erkenden Serdar'ı uyandırmadan annemleri havaalanına ben bıraktım Serdar biraz daha uykusunu alabilsin diye. Bu kadar birliktelikten sonra annemlerden ayrılmak itiraf etmeliyim ki çok zor geldi :) Otele geri dönüp, Serdar'ı kaldırdıktan sonra arabayı hazırlayıp yollara düştük. New York'a gider gitmez önce airbnb sitesinden tuttuğumuz eve gidip arkadaşlarımıza yer açılsın diye eşyaları boşaltacak ve hemen Newark havaalanından arkadaşlarımızı almaya gidecektik. Uçakları 7 gibi inecekti ve planlarımıza göre 7'de orada olabilirdik :) Uçuşlarını Newark olarak ben ayarlamıştım aslında, çünkü ilk plana göre biz Washington DC'den doğru gelecektik ve geçerken de onları oradan alacaktık ama plan değiştikten sonra Newark biraz alakasız kaldı çünkü kalacağımız yer de Queens tarafındaydı :) 

New York'a daha gelmeden başlayan trafikle birlikte ancak 7'de evde olabildik ve eşyaları atıp arkadaşlarımıza da kısa bir sesli mesaj bırakıp hemen yola çıktık. New York'un girişinde başlayan trafik Newark'a giderken de peşimizi bırakmadı ama yine tahminimizden kısa sürede Newark'ta olduk. Sırada arkadaşlarımızla irtibata geçme kısmı vardı :) Yine tahmin ettiğimden kolay bir şekilde onlarla da buluşup, önümüzdeki 6 gün boyunca kalacağımız evimize doğru yola çıktık :) 

Ayrıntılı New York gezisi bir sonraki postta :) 



















14 Ekim 2015 Çarşamba

Amerika Gezi Notları 2 - Baltimore, Delaware, Philadelphia

Washington'da 4. günümüzün sabahında Philadelphia'ya doğru yola çıktık. Washington'da tatilimize annem ve babam da katılmış ve hayat benim için artık daha kolay olmuştu :)

Washington DC - Philadelphia arası sürecek olan yolculuğumuzda ilk durağımız Baltimore oldu. Baltimore küçük bir sahil şehri. Limanda biraz dolaşıp, Bubba Gump'ta karnımızı doyurduktan sonra yolumuza devam ettik çünkü sırada Delaware eyaletinde vergisiz alışveriş yapabileceğimiz Christiana Mall var :)Bubba Gump'ta bazı içeceklerin bardağını size hediye olarak geri veriyorlar, güzel bir souvenir oluyor :)






Amerika'da her eyalette farklı vergi oranları var ve bu oran Delaware'de % 0. Yani örneğin New York City'de bir mağazaya girdiniz, gördüğünüz etiket fiyatları üzerine ekstra'dan % 5 ile % 10 arasında değişen vergi ekleniyor. Ama Delaware'de bu vergi yok veeee Christiana Mall içerisinde bir de Apple Store var :) Bu yüzden arkadaşlarımızın siparişleri ve kendimiz için apple store alışverişini bu mağazada yaptık Mağazanın içerisinde Disney Store, Lego Store gibi yine bizim ilgimizi çeken çocuk mağazaları da mevcut. Buradan yolu geçen herkesin atlamamasını tavsiye ediyorum.


Christiana Mall'da işimizi bitirdikten sonra artık Philadelphia'daki airbnb sitesinden bulduğumuz evimize doğru yola çıkıyoruz. Bu arada airbnb sitesinden bahsetmeden geçmek istemiyorum. Çok başarılı ve güvenilir bir site, özellikle çocuklu ailelere tavsiye ederim. Evimizin yeri tam Old Town bölgesindeydi ve her yere yakındı, konaklamamız süresince rahatsızlık duyacağımız bir durum olmadı. Zaten Philadelphia küçük bir şehir, 1 gün önemli yerleri görmek için yeterli. 


Sabah kalkar kalkmaz güzel bir kahvaltıdan sonra tesadüfen karşılaştığımız bir Türk öğrencinin tavsiyesi ile South Street'e gittik, sonra keşke karşılaşmasaydık dedik :) Sanırım akşamları canlı olan bir cadde zira biz gittiğimizde son derece sıkıcıydı.


Cadde üzerinde Jim's Steaks diye fast food tarzı bir yer var, orada bir cheesesteak molası verdik. Philadelphia'nın en meşhur cheesesteakcilerinden biriymiş. Ben yemem diyen annem bile dayanamadı :) Türk damak tadığına çok uygun bir yiyecek zaten.

Baktık South Street'in bir numarası yok, hadi dedim benim programı uygulayalım :) Philadelphia'nın en turistik yerlerinden biri olan Independence Hall'a gittik, burada Liberty Bell'i ziyaret ettik, her turist gibi. Liberty Bell Özgürlük Çanı demek, How I Met Your Mother dizisinin bir bölümünde buraya gidip çanı çalmışlardı yanlış hatırlamıyorsam :)

Liberty Bell'i gördükten sonra rotayı City Hall'a çevirdik ama yolda giderken Ross mağazası görüp daldık içeri ve baya zaman kaybettik :) Ross ucuzluk mağazaları, son derece uygun ürünler bulabilirsiniz. Hava kararmadan Philadelphia of Museum of Art'a yetişelim diye çıktık mağazadan. Yok yok amacımız müze gezmek değildi, Washington'daki müzeler benim için yeterliydi ve daha New York'ta da gezecektik, amacımız müze önündeki Rocky heykelini görmekti :D Rocky'in koşarak inip çıktığı merdivenlerden inip çıkmamız lazımdı bizim de, en azından benim de :)





City Hall'un bulunduğu yerde şu yerden su fışkıran parklardan var, orada da biraz oynadıktan sonra Love Park'ta bulunan LOVE simgesi önünde klasik pozumuzu verdik. Sonra da Rocky'e yetiştik :)






Aslında Philadelphia nasıl desem, böyle cıvıl cıvıl, aktivite dolu bir şehir değil ama ben pek bir sevdim. Zamanı olanlar için bir hayvanat bahçesi var, bir de Please Touch Museum var ama bizim onlara gitme şansımız olmadı. 




Tuvalete Alışma Süreci

Öncelikle baştan söylemem gerekiyor ki tuvalete alışma konusunu hiç bir zaman eğitime dönüştürmedim. Kaan 2 yaşını doldurduğu zaman çevreden gelen ee artık yaşı gelmiş, ee bezi ne zaman atacaksınız, ee koca delikanlı oldu laflarına da direk kulağımı tıkadım :) Çünkü öncelikle Kaan hazır olmalı ve sonrasında da kendim hazır olmalıydım :) 


İlk bezi attığımızda Kaan 3 yaşını 1,5 ay geçmişti. Aslında son 3-4 aydır artık zamanı geldi sinyallerini vermişti ama Ankara'da havalar henüz tam ısınmamıştı ve bu işi bayram tatilinde kayınvalidemlerin yazlığına bırakma kararı almıştım. İyi ki de öyle yapmışım. Gitmeden envai çeşit lazımlık ve tuvalet adaptörü edindiğimizi atlamayalım tabii :) 



Güneşli bir 12 Temmuz sabahıydı :) Kaan kalktı ve bezini çıkardık böylelikle bezli hayatımıza veda ettik, işte bu kadar :) İlk 3 gün hep ben götürdüm tuvalete, gelmiş mi hadi gel bakalım diyerek. 1 saatten fazla ara vermedim. Daha çok konuşarak çözdük bu olayı, bir de kitap almıştım tuvalette otururken genelde onu okuduk. Kaancım bak buradaki arkadaşın da tuvalete yapıyormuş, altımıza yaparsak ıslanır sonra rahatsız oluruz değil mi diye diye atlattık. Bahçede bir kaç defa kakasını yaptığı oldu ama hiç tepki vermedim, annecim bak burada tuvaletin var bir daha gelirse buraya yapalım olur mu dedim hep. Gece direk bezsiz yatırdım. Yatağa bir kat hasta bezi, üzerine de ekstra çarşaf koydum. Sabah kalktığımızda yapmamıştı, sonra hemen tuvalete tabii :) İlk hafta sabah gözümü açar açmaz Kaan'ı tuvalete götürdüm, uykusunda hiç yapmadı. Şimdi de gece yanıma gelip anne çişim geldi der. 



Benim için çok kolay bir süreç oldu ve bence bundaki en büyük etken doğru zamanda yapmış olmam. Kimi çocuk 1,5 yaşında öğrenir, kimisi 2, kimisi 2,5. Bunların gelişme belirtisi olduğunu düşünmediğim için kendime hiç problem yapmadım. Özellikle Kaanla tam iletişime geçtiğimiz zamanı bekledim, yani karşılıklı konuşarak anlaştığımız, birbirimizi tam olarak anladığımız zamanı bekledim. İyi ki çevreyi dinlemeyip böyle yapmışım. Kaan'dan daha önce de hazır olduğunun sinyallerini almıştım ama dediğim gibi kendim de hazır olmalıydım :) 



Tuvalete alıştırırken en çok kullandığım ve herkese şiddetle tavsiye edeceğim ürün kesinlikle potette. Yolculuklarda veya dışarı çıktığınızda kolaylıkla kullanabileceğiz bir portatif tuvalet olmasının yanı sıra evde de alafranga tuvaletin üzerine yerleştirilebilen kullanışlı bir adaptör oluyor. Özel poşetleri var ayrıca satılıyor ama bunlara para vermek yerine evinizde kendi potette poşetleri yapmanızı öneririm. Bunun için orta boy bir market poşetinin içine 20*20 veya 15*15 ölçülerinde kestiğiniz hasta bezlerinden yerleştirebilirsiniz. Ben bolca hasta bezi aldığım ve kullanmaya gerek kalmadığı için hasta bezlerini kestim, bunun yerine başka bir şey de kullanabilirsiniz tabii ki :) Aşağıda internetten bulduğum bir kaç resmi paylaşıyorum. 
























Bunun yanında hiç tavsiye etmeyeceğim bir ürün ise bumbo tuvalet adaptörü. Kaan bununla hiç rahat edemedi, kullandığımız zamanlar oldu ama potette varken çok da şart bir ürün değil. 


Lazımlık olarak Fisher Price'ın müzikli bir lazımlığını aldık, son derece rahat ve kullanışlı idi. İlk başlarda evde hep onu kullandık ama şimdi sadece adaptörle götürüyoruz işi :)

6 Haziran 2015 Cumartesi

Amerika Gezi Notları 1 - Washington DC

3 yaşında bir "ergenle" Amerika gezisi nasıl olur, Amerika'da outlet mağazalar, marketler, yemek sorunu olan çocuğa Amerika'da ne yedirilebilir bunlardan bahsedeceğim biraz :)


Ankara'da yaşadığımız için ve nasıl olsa İstanbul'da da aktarma yapacağımız için, Washington DC uçuşunda Lufthansa'yı tercih ettim. Uçuşumuz Ankara - Münih, Münih - Washington DC olarak gerçekleşti ve böylece Ankara'da İstanbul'daki gibi bir pasaport kuyruğuna girmeden kolaylıkla pasaport işlemlerini halletmiş olduk. Münih'te de yine uçaktan çıktığımız kapıdan, diğer uçağa binerek İstanbul'da yapacağımız aktarmada yürüyeceğimiz kadar yol yürümemiş olduk :) 



Dulles International Airport
Uçak yolculuğunda yanınızda bebek veya çocuk varsa çok rahatsınız. Ankara'da da, Münih'te de yanımda götürdüğüm çorba, su, süt tarzında sıvı şeylerde hiçbir sorun yaşamadım. Elimizde direk gıda çantasıyla seyahatimizi gerçekleştirdik. Kaan genel olarak yemek yemeyi sevmediği için ve önümüzdeki 2 hafta boyunca da çok fazla iyi beslenemeyeceği için evden çıkarken yanımda besleyici olabilecek ve kolay yiyebileceği gıdaları almaya özen gösterdim. Uçuşta hiçbir problem yaşamadan Amerika'ya girişimizi gerçekleştirdik. Amerika'ya girişte de, uçakta verilen formda gıda getirdiniz mi sorusuna evet dediğimiz için bizi bagajların kontrol edildiği bir yere yönlendirdiler, burada bagajlar normalde x-ray'den geçiyordu, görevli bayan sebze veya et ürünü var mı dedi, hayır dedim ve valizlerimizi bakmadan, x-ray'den de geçirmeden direk bize yol verdi, dediğim gibi çocuklu olmanın avantajları, uğraştırmıyorlar :)

Tatil programımıza göre ilk 4 gün Washington DC'de olacaktık. Jetlag ilk gece kendisini gösterdi ve ilk sabah saat 4'de uyandık :) Ben belki 1 saat daha uyuyabilirdim ama Kaan kalkıp ben uyumayacağım anne oturacağım diyince mecbur hep beraber kalktık. Washington'da kaldığımız otelde kahvaltı almamıştık, zaten Ankara'dan çıkarken peynir, zeytin ezmesi, poaça, gözleme, sallama çay, süt gibi gıdaları annem ilk günler için stokladığı için odamızda kahvaltımızı yaptık çok da iyi oldu zira sabahın 4'ünde markete çıkamazdık :) Kaan ilk sabah annemin gözlemeleri ile kahvaltı yaptı, bir de nutellalı ekmek ve süt. 

Leesburrg Premium Outlets
Kahvaltıdan sonra kiraladığımız aracı almaya gittik ve gezimizin ilk durağı olan Leesburg Premium Outlets'e doğru yola çıktık. Amerika denilince ilk akla gelen hiç süphesiz bu outlet mağazalar bence. Oradaki fiyatlardan sonra insanın Türkiye'de alışveriş yapası gelmiyor desem yeridir. Gitmeden önce internette bulunan  www.premiumoutlets.com sitesinden VIP üye olmanızı ve gideceğiniz outlet için indirim kuponları almanızı şiddetle tavsiye ederim. Bu kuponlardan birisi de gittiğimiz centerda ayrı bir kupon kitapçığı almanızı sağlıyor. Girdiğiniz her mağaza için hem çıktısını aldığınız kuponlara hem de kitapçığa bakarsanız hangisi daha yüksek oranda indirim sağlıyorsa onu kullanabilirsiniz. İlk gün yemekte Kaan yanımda getirdiğim sebze çorbasını ve yoğurt yedi. Yoğurt'un içerisine biraz da meyve koydum güzel bir öğün yaptım.



Georgetown






Çocuklar için Amerika'ya gidişte jetlag çok sorun olmuyor, daha doğrusu uykuları geldiği zaman pusetlerinde uyuyorlar zaten, öğle uykusu gibi oluyor. Kaan için de öyle oldu, akşam normal bir saatte de yattı ve ikinci sabah hep beraber 7'de kalktık.











Great Falls Park
İkinci günümüzde kahvaltımızı Great Falls'da yaptık. Amerika'nın parklarına hayranım zaten, çok da doğru bir karar vermişiz. Açık hava da su sesleri ile yine gözleme, philadelphia peyniri, zeytin ezmesi, nutella, meyve suyu, süt eşliğinde kahvaltımızı yaptık. Gözlemeleri otelde dolaba koymuştum ve otelden çıkmadan da mikrodalgada ısıttım. Great Falls'tan sonra Alexandria bölgesi ve Georgetown bölgesinde gezerek günü sonlandırdık. Bu arada size Amerika'daki nefis bir süpermarketten bahsetmek istiyorum; Wholefoods. Daha doğrusu organik market. Özellikle çocuklu aileler için süper! Envai çeşit yemek mevcut, Amerika'nın her yerinde de var. Ben özellikle Kaan'ı evde kalmadığımız şehirlerde bu marketten besledim. En az 4-5 çeşit çorba çıkıyor ve hepsi çok besleyici. Bunun dışında da çok çeşitli sulu yemekleri var. Dediğim gibi genelde Kaan için kullandık çorba ve sulu yemek reyonunu ama markette herkesin damak tadına göre bir şey bulmak mümkün. Fiyatları tabii diğer marketlere göre biraz daha tuzlu ama değer mi değer. Özellikle çocuğunuz varsa es geçmeyin, ben Türkiye'den yiyecek bir şeyler götürdüğüme dahi pişman oldum diyebilirim. Wholefoods içerisinde organik ürünler dışında bir şey satılmıyor. Çikolata, bisküvi, cips hiç alışık olduğumuz markalar değil o yüzden ama tabii daha bir rahat yediriyor insan. Ben sabahla kahvaltıları için Kaan'a bir de mısır gevreği ve badem sütü aldım. Badem sütünün bir sadesi var bir vanilyalısı, vanilyalısı şekerli. Kaan enterasan bir şekilde kesinlikle şekerli süt içmediği için ben sadesini içirdim hep. Kahvaltıda mısır gevreği ile beraber yedi. Wholefoods dışında eğer çocuğunuz yerse hamburger yedirebilirsiniz, tabii burada hamburgerden kastım hakiki hamburger, aklımıza gelen fast food hamburgerleri değil :) Kaan hamburger olarak yemiyor da içinin köftesini yedirdim ara sıra. 

Alexandria

Alexandria



















Üçüncü günümüzde de Washington DC merkezde bulunan ve genelde turistlerin ilk gittiği bölge olan National Mall'u gezerek Washington DC gezimizi sonlandırdık.







National Mall'a girişimizi White House tarafından gerçekleştirdik ve ilk olarak da White House'u görmüş olduk. Daha sonra sırasıyla Washington Monument, National WWII Memorial, Reflecting Pool, Lincoln Memorial, Korean War Veterans Memorial ve United States Capitol binasını gördük. National Mall için bir gün yeterli diye düşünüyorum. National Mall'da anıtlar dışında bir çok müzede bulunuyor ve müzelere giriş ücretsiz. Hepsine girelim derseniz iki gününüzü rahat alır. Biz kendimize iki müze belirledik sadece ve ikisini gezdik; National Air and Space Museum ve National Museum of Natural History. Ayrıca biz oradayken günlük limiti dolmuştu ama siz Washington Monument'a çıkıp şehre yukarından bakmayı da ihmal etmeyin derim.

White House
National Mall

Washington Monument from Lincoln Memorial

Lincoln Memorial
Lincoln Memorial

National Museum of Natural History
National Musuem of Natural History
Air and Space Museum



National Museum of Natural History
Washington DC bana diğer ABD şehirlerine göre çok daha fazla düzenli ve temiz geldi. İnsanlar daha sakin, sabırlı ve kibar :) Caddeleri son derece temiz ve herkes çok düzgün giyimliydi. Genelde soğuk bir havası var diye pek sevilmez ama ben bu şehri sevdim :) 

Dördüncü günün sabahı Philadelphia'ya doğru yola çıkıyoruz :)